elektrikçi ve bilgisayarcı değil elektronikçi yapar. tv tamircisi diyebileceğimiz tipte dükkkanı olanlar. hangi şehirdesin?

hemen hepsinin fiyatını www.metro-tr.com sitesindeki insertlerden bulabilirsin. orada bulamadıklarınıa da migros sanal marketten bak lütfen.

ama şehir ve alınan yere göre de değişir. sen ürün fiyatı sordun. ne kadar mutfak harcaması dersen.. bu aileye ve kişiye hattaa çalışan kişinin işine göre bile değişitt.

@ben smyrna, sehirden sehire degisiyor da, ben zaten ortalama bir seyler ariyorum. bir de orta gelirli bir kisinin mutfagina giren urunlerin fiyatini merak ediyorum, ve yine ortalama bir rakama ihtiyacim var.
metro restoran isletmecilerine vs hizmet sunuyor degil mi, son aliciya yonelik fiyatlar mi bunlar?

tesekkurler @freekara

son tüketici.
kg alınca şu fiyat 10 kg ve üzeri şu fiyat yazıyor.

gravyeri yeni kilosu 30'a aldım. lokasyon: Ankara, market : Çağdaş

mısır gevreği mi pahalı?

hiç çarşı pazara çıkıyor musun sen? etin, yağın, yımırtanın fiyatından haberin var mı???

kellogs gibi marka olanlari bence pahali degil.

italya'dan ornek vereyim; 500 gr. mısır gevregi (sade olani) private label 0.80 euro, kellogs'unki 2.85 euro.

sanalmarketimden baktim, 500gr kellogs 6,75 tl. daha ne kadar ucuz olmali ki?

yok abi 3-4 kase değil bayağı çıkıyor, pahalı sayılmaz yani. her gün yesen bile bir hafta gider ki kahvaltıda yumurta yesen süt-gevrek ikilisinden daha pahalıya gelir.

bim'dekiler ucuz

mea ne desem şaşırdım sana. bir kere ikisini maliyeti aynı değil et yumurta pahalı ama maliyeti de daha pahalı. ayrıca madem o kadar uygun yumurta falan pahalı o yüzden mi fakir aileler en ucuz yağsız peynir ekmek ile kahvaltı yapıyorlar gitsinler gevrek alsınlar o zaman.

onu da belirttim kase sayısı değişir bana anca 3-4 kase çıkıyor ha daha az da olur ama doymuyorum o zaman.

www.hepsiburada.com

www.hepsiburada.com

bunlara ucuz diyorsanız eyvallah. 6 lı yumurta da 1,67 lira. evet yumurta pahalı gevrek ucuz.

arkadaşların dediği gibi daha ne kadar ucuz olabilir bilmiyorum.

zaten bunların içi kimyasal ve glikoz şurubu dolu.

markete gidip biraz fiyatlara göz gezdirirseniz en ucuz şeylerin bunlar olduğunu görürsünüz.

doyurmaz bunlar. fast food gibi bir şey. içi gdo lu mısır ve glikoz şurubu dolu.

bana da çok pahalı geliyor. 2 günde de bitiyor. gevreğe PARA YETİŞMİYOR.

döviz aldı başını gidiyor, hayat pahalı.

bundan daha ucuz ne bulabilirsin bilmiyorum. köyde yaşayıp kendi mısırını, buğdayını yetiştirirsen belki.

gayet pahalı dediğin gibi. konıfleks pek yemiyorum ama yulaf ezmesi yiyorum, 1 paket 2 günde bitiyor. genel olarak kahvaltılık ürünler pahalı bence

doyurmayan, hiçbir işe yaramayan büyük ihtimalle bedavaya yakın masrafla üretilen bir şey için pahalı. et mesela pahalı di mi peki neden sığır yetiştiricileri zengin değil çünkü karlı değil masraflı bir iş neden böyle tırt şeyler üreten şirketler zengin çünkü ucuza mal edip pahalıya satıyorlar. hadi pahalı demiyim belli pahalı kelimesine karşı bir antipati var en az yüzde yüz karla.

pahalı ve sağlıksız. almayın. aldırmayın.

aranır tabi.

her saatte aranır. ara tabii ki. için rahat etsin. ne var bu saatte adamlar hep diken üstünde.

yakınsan bence belirtilen yere gidip kan verebilirsin

ara tabi sorman hata

usb kabloyu değiştirip dene.

usb kabloda sıkıntı yok. samsung'un sitesinden sürücü indirdim fakat o da işe yaramadı. sorunun ne olduğunu bulamıyorum.

msconfigten baslangic programlarini kapat kaldir yeniden kur olacaktir

kabloyu dene. güven bana.

enpara.com'da birikim hesabı açarsan günlük faiz alabilirsin. Parayı sadece 23:00 ile 05:00 arası çekemiyorsun.

www.finansbank.enpara.com

likit fondan zarar etmezsin. stopaj kardan kesiliyor. stopaj ödemen için kar etmen lazım yani.

%100 Anapara Korumalı fon

Peki enpara.com'da açacağım hesap normal banka hesaplarıyla aynı ise hep bu hesabı kullanabiliriz o zaman dimi? Hesap işletim ücreti olmadığı için diyorum.

Kullanabilirsin.

sadece iş arkadaşı olarak bırak. salla..

bu dediğin insan modelinden sözlükte de hatrı sayılır miktarda olduğu için cevap verebilecek çok az kişi vardır.

aslında çok da söyleyecek bir şey yok. çok samimi olmazsın, çok takmazsın. iş dışında günlük hayatta görüşme mesela ben öyle yapardım. arada bir yüzüne söyle bu yaptıkların "e böyle diyorsun ama sen de böyle yapıyorsun" de mesela.

fakat konum olarak da senden üstte sanırım.

> "Sizler cevrenizdeki benzer tiplerle nasil basa cikiyorsunuz?"

pasif agresiflik ve siklememek.

hiçbişey yapmayarak başa çıkıyoruz. çünkü sistem bu tür insanları eliyor. hiçbişey yapmayın, seneye bu zamanlar o kişinin ortadan yok olduğunu göreceksiniz.

ama devlet dairesinde memursanız, ona yapacak bişey yok. sittin sene orda durur. o zaman da, ona iyi davranın. çünkü çok derinlerde bi derdi var. bu dertten haberdar veya değil ama derdinin var olduğu kesin. (bkz: yazık la kimin çocuğuysa) diyceemiz bi durumu var aslında. iyi davranın ona...

bildiğin müdür bu :/

he iş ilişkileri kötü hem de performansı. kovarlar bunu. (patronun yeğeni falan değilse)

hey allam. var biiyorum. napçan? hangi basic zibilyon adet sürümü var bunun. onu da yazaydın.

vba var

ziraate sorsana bi onlar yönlendirir.

Bulunduğun yerdeki vergi dairesine git. Durumunu anlat. Onlar borç olan vergi dairesine arayıp borç bilgilerini alacaklar. Verilen uzun numarayı vergi dairesi adıyla veznedara söylersin. Borcu ödersin.
Bir kere izin al hallet işini.
Bursa'dan İstanbullu arkadaşın kredi borcunu ödedik böyle.

saolasın cliqout kardeş. ama benim param yok onu ne yapacağız:)) azar azar öderim zaar. buradan bi ödeyebileyim de

duyurunuzu yetkili bi aplaya yollamıştım, dışarıya kapalı açtığınız içün okuyamamış. sorunuzu edit edip internet kullanıcıları okuyabilsinler seçeneğini tiklemeniz mümkün mü?

pipo tütünü olabilit.

olympus pen serisi.

<a href="www.google.com.tr" target="_blank">google.com</a>

<a href="site adı">www.google.com</a> tarzında yazarsan olur diye düşünüyorum

uğraşma. worde yaz. word otomaityk çeviriyr.

<a href="www.google.com.tr">www.google.com</a>
yukarıda link olarak görünen www.google.com.tr kısmının başına http:// ekleyip yazmalısın.
duyurunun sistem otomatik kaldırıyor onu, ondan dolayı görünmüyor eklediğim halde.

yabancı kız lan bu türk kızı ayarında düşünme sen hiç..eğer erkek arkadaşı yok ise ülkesine erkek arkadaş yapmadan dönemk istemez bu o yüzden direk şuraya yemeğe veya içemeye gidelim mi de %80 kabul eder zaten..

öyle açılıma falan gerek yok..''wanna drink something after lesson'' de geç..hem zaten ne kaybedicen ki..ilerde anlatıcak hikayen olur..

"je suis venu te dire que je t'aime" de ona. bosver ingilizceyi.

ay vant tu fak yu.

cevaplar için teşekkür ediyorum.
özellikle @ben smyrna'a seviyeli üslubu için en içtem teşekkürlerimi sunuyorum.

Film repliklerinden kopya çek .
Mesela en sevdiğim aşk itirafı:
"You know when I said I knew little about love? That wasn't true. I know a lot about love. I've seen it, centuries and centuries of it, and it was the only thing that made watching your world bearable. All those wars. Pain, lies, hate... It made me want to turn away and never look down again. But when I see the way that mankind loves... You could search to the furthest reaches of the universe and never find anything more beautiful. So yes, I know that love is unconditional. But I also know that it can be unpredictable, unexpected, uncontrollable, unbearable and strangely easy to mistake for loathing, and... What I'm trying to say, Tristan is... I think I love you. Is this love, Tristan? I never imagined I'd know it for myself. My heart... It feels like my chest can barely contain it. Like it's trying to escape because it doesn't belong to me any more. It belongs to you. And if you wanted it, I'd wish for nothing in exchange - no gifts. No goods. No demonstrations of devotion. Nothing but knowing you loved me too. Just your heart, in exchange for mine."
(bkz: Stardust)

Tabi burda aşk öyküsü gerçek üstü falan ama çok tatlı!!

Ca fait depuis un bon moment que je t'observe. Je te trouve tres belle, veux tu sortir avec moi ce soir? Istiyosan ezberle bunu git acil sasirir baya. Ula su cesaretinize hayranim essek gibi fransizcam var 2 senede zibilyon tane kizin bulundugu fakultede kimseye acilmadim redderler nasil olsa Türküm die. Simdi olsa denerdim sansimi ama. Sen pisman olma bari kardesim

1 sene evrensel apple

2 sene ithalatçı/mm garantisi

hayır. türkiyede yasal olarak garanti süresi minimum 2 yıl. mm'da ilave garanti süresi alırsanız 2 yılın üstüne geliyor o ilave süre.

iki kişilik oyun sanırım. oyuncular tarafından düz çizgiler elde edilmeye çalışılıyor olmalı. iki ayrı renk pul olduğunu tahmin ediyorum.

illuminuati game

günaf

para ile hayvan alip satmak yasak.

cipura filansa anlasabiliriz ama.

evet balık ve kuş (papağan vs gibi kaçak olma ihtimali olanlar hariç) satılabiliyor. bunlar zaten etik olarak da kabul görüyor.

hayır.

www.eksiduyuru.com

Duyuru ve cevap kaldırılma sebepleri
-Her türlü evcil hayvan satışı

evcil olmayanlar? piranalar falan etcil degil mi?

katlanırlar güzel değil. arabanız olunca içine koymak zorunda değilisiniz ki koymayın zaten. en güzeli normal bisiklet + goo.gl ben bu şekilde onlarca kez izmir balıksir arası gidip geldim. bunda tek bisiklet var ama iki bisiklet taşıyan model taşıyıcılar da var ve zaten bir çok tekli taşıyıcalrda bile iki bisiklet taşınıyor zorlaamdan.

Salcano Easy Lux alabilirsiniz bu fiyata anca. Dahon veya Tern almadığınız sürece ben smyrna haklı.

e ama istanbul'da metroya,metrobuse,otobuse bisikletle binmek yasak, bizim su durumda toplu tasima araci kullanmamiz gerekiyor zira trafikte kullanacak kadar profesyonel degiliz. performanslari cok mu kotudur ki?

valla vapura bisikletle binen görüyorum sıkça.bence normal bisiklet al.

vapurda yasak degil zaten, metrolarda vs yasak. yasak olmasa dahi metronun, metrobusun kalabaligini anlatmaya gerek yok sanirim. bu kisim aklimizi cok kurcaliyor.

Azıcık daha paraya kıyarsanız btwin alabilirsiniz o da iyidir.

btwini dusunmustuk ama uzun suredir stoklarda yok. bugun sordugumuzda 3-4 hafta icinde ancak gelebilecegini soylediler.

metrobusun saatleri var o saatlerde serbest. ben karaköye bisikletle 10dk mesafede oturuyorum vapurla kadıköy ordan caddebostan migros ordan iki bira çimlerde yayılma yapıp aynı yolu geri dönüyorum tavsiye ederim.

Dağ, tepe, bayırda çok işiniz olmayacaksa orta seviye şehir bisikleti alabilirsiniz o paraya. Katlanır bisikletin katlanır olmasının dışında bir avantajı yok. Hatta kullanım açısından şehir bisikletleri ya da dağ bisikletlerine göre dezavantajları var. O yüzden benim de tercihim dağ/şehir bisikletinden yana olur. Haftada ortalama 300km mesafe yapan bir dağ bisikleti kullanıcısı olarak Kron markasını önerebilirim. Hatta bu konuda size fiyat olarak yardımım da dokunur. Fotoğraftaki bisikleti Kron'un fabrikasında kendim topladım. İnanılmaz derecede yardımcı oldular.

i.imgur.com

Ayrıca Metrobüs'ün yoğun saatleri dışında bisikletiniz ile (bir bilet karşılığında) seyahat edebilirsiniz. Metrolarda akşam saat 8'den son yine bir bilet karşılığında kullanılabilir. Vapurlar ve deniz otobüslerinde(3 bisikletten fazlası alınmıyor) ise ücretsiz seyahat var. Çok yakında Boğaz Köprüsü'nden de bisiklet geçişlerinin serbest olması ihtimali var. Yani her şey sizden yana. Yeter ki bu arzunuz bir tutkuya dönüşsün. :)

hangi platform cihaz ne?

macbook pro

mac osx mavericks

doğrusu şu demek kolay değil. her filmde tarz farklı olabilioyr. klasik, özel üretim :) parçaların doğru kullanılması.. ben film matah olmamasına rağmen müzik seçimi nedeni ile wedding singera bayılırım mesela.
ama
pulp fiction
beetlejuice
ilk aklıma gelen 2 tanesi. biraz bakmak lazım ilk anda gelmiyor insanın aklına

efsane soundtrack ise, önce 2001 a space odyssey, sonra star wars
en epik (azıcık da pastoral) soundtrack son mohikan
en gaz soundtrack bourne ultimatom
en güzel karışık kaset soundtrack'i a perfect world

stand by me

Valla en iyi midir bilemem ama Bourne serisinde Moby - Extreme Ways'ı tek geçerim.

Lotr dememiş kimse..

Amelie ve tüm tarantino filmleri.

gelmiş geçmiş über falan demiyorum ama yazılanlara ek olsun:

en.wikipedia.org

(bkz: the cable guy)

8 mile

itirazım var :)

trainspotting
dancer in the dark
the graduate
the virgin suicides
profondo rosso
the wicker man
entr'acte (film muzigi olarak)

dark city
amelie
novo
trainspotting
forrest gump
reservoir dogs
o brother, where are thou?

kimse dememis ama the bodyguard geldi aklima direk.

kendin yap abi. ne para vericen. tasarımı yap. kartona bastır (xerox) tamamdır

pinterest'te bir sürü şablon bulabilirsin. eğer photoshop bilen birileri varsa etrafta, özalitten çıktı almaya bakar bu iş sadece. öyle 60 tl falan da tutmaz birkaç parça süs; deneyenler var etrafta, ordan biliyorum..

zaten bu tür sitelerin yaptığı da o; pinterest çıktı çıkalı, herkes oralardan toparlar oldu bu tür şeyleri.

vardır.

yokmuş.

zaten var demedim. vardır dedim. ama yokmmuş.

mümkün değil, faizi peşin tahsil etmişler gibi duruyor ama böyle bir uygulama yok.

arkadaş 19 bin tl çekmiş, toplam ödeyeceği 24 bin tl olmalı. tekrar bakın ödeme planına.

Mobilim, düzeltemedim, birde ek olarak bu hayat sigortası toplu mu çekilmiştir yoksa yıllık mı?

Ödeme planı aylık 833 den 30 bin lira yazıyor.

sigorta 100 tl'yi geçmez. yanlış bir şeyler var.

3 yıllık sigortayı peşin tahsil etmişlerdir. sigorta primi bu kadar mı olur derseniz kredi çeken kişinin yaşı ileriyse böyle yüksek primler çıkabiliyor

yine de sigorta primi değildir o kadar. paranın yattığı banka hesabı yok mu? orada da ayrıntısı yazar.

ya ulan insan imzaladığı kağıtları okumaz mı? sigrta falansa bile 3 yıl mı bir yıl mı... insan bakar.. ne kesinti bakar.. offf

Sigortadır 10 yıllık kredi için 4100 tl sigorta parası ödedik.

lost için baktım, ilk çıkan site: www.yabancidiziizle1.com
diğer dizileri de bulabilirsin sanıyorum.
indirme olayını da yapabilirsin takıldığın ne var yardımcı olayım

edit: bu saatte bu kadar oluyor inatla "türkçe altyazılı" yazdın diye okuyorum :/

dizihdtv.net

@anil ben mac kullanıyorum zaten film izleme programı bilmem ne player falan oyle bişey hiç yok.ne zaman bişey indirmeye calıssam acılmadıgı için de cok zor geliyo :(

bunların hepsi türkçe altyazı :(

bende Türkçe anlamışım, indirmekten başka çaren yok gibi gözüküyor.

torrentden indirip izlersen çok daha iyi olur bence. ingilizce altyazı da pek sıkıntı olmuyor.

webden ingilzice altyazılı bulman çooook zor. sadece torrent+altyazı.
çünkü herkes kendi diline çeviriyor ve pratik olarak da onu koyuyor. ama torrentte her zaman orijinal altyazı oluyor. çünkü abd'de altyazı koyma mecburiyeti var. öyle olunca da her film dizide inglizce altyazı nete düşüyor.

www.facebook.com

bi göz at.

ya yok arkadaş ben hakkaten çok sinirlendim şuan bu duruma. bu amına kodumun şeyinin ederi en fazla 15 lira olmalı, ama 55 lira etiket çakmışlar. böyle bir götlük olamaz anasını satayım ya.

sırf bunu, seri üretime geçmeyen bendenizin bile 10tl ye maledip en fazla 3 iş saati harcayacağımı kanıtlamam lazım

40 pahalı mı? gösterdiğinz çok güzel ve gayet ucuz. ben geçen ay şunu aldım: (aynısı değil de çok benzeri) goo.gl 110 tl.

20 tl ye almıştım. işimi görüyor.

www.ikea.com.tr

esas istediğin böyle bişey sanırım:
www.ikea.com.tr

Bende de beyaz serit led var 200 cm olctum simdi senin icin gayet aydinlatiyor hatta bazen odamdaki isigi acmiyorum sadece masamdaki o ledi aciyorum mis gibi aydinlatiyor tavsiye ederim.

yenisini alabilirsin.

@sutlu nescafe

yenisini alamam ufak çaplı parça değişikliği yapabilirim şimdilik işimi görüyor laptop alıcam da o yüzden yapamam.
laptop alana kadar bişiler yapmalı ama ne?

laptop alacaksan buna harcayacağın parayı laptop için harca.
pentium 4 işlemcisi var. o anakarta büyük ihtimalle yeni işlemciler uymaz. ram düşükse onu yükseltebilirsin belki.

şöyle 60 gb'lık bir ssd en fazla etkiyi yaratır.

işe yaramaz. bim de 600 e pc oluyor zaman zaman ondan al.

@sutlu nescafe

masaüstü pcyi de yükseltmem lazım çünkü kullandıgım bazı programlar laptopta extra kasıyor o yüzden sormuştum.

@alperz ram yükseltsem işe yarar mı ki bide hdd yi değiştirebilirim

10 yıllık makina

ssd, ram ve (bulabilirsen) anakartına uyumlu gpu takviyesi yapabilirsin.
2007'den kalma bir pc vardı bizim biladerde. athlon x2 işlemcili orta halli anakartı olan birşey. 350-400 lira harcadım canavar gibi bir makine oldu.

ram'i bulman sıkıntı olabilir. ddr 800 ancak kadıköy'de ikinci elcilerde falan vardır muhtemelen.

ssd şart ama. sata portu var mı alette?

sata portumuz mevcut @alperz

usta koşarak git al ssd o zaman.

www.12oclocker.com 2. sıradaki. bedava çok uzun zamandır kullanıyorum.

anti-twin var, memnunum ;)

Fast Duplicate File Finder, ücretsiz, gayet iyi.

link verin de deneyelim.

kredi karıtını online işleme kapatın. en azından bir engeli olur.

hocam o siteler kapıda ödemeyi kabul ediyo kadına kargo parası koyuyo bi onuda sipariş verirken kargo parası ödemem yazıyo adres kısmına ödemiyo böyle saçmalıkmı var ya bu haplar int. de nası satılır ya

Boyle sacmalik mi var boyle haplar alinir mi daha mantikli bi soru olurdu. Internette bu haplar yuzunden olenlerin haberini okutun.

0 :)

36 lira/hafta

9*3=27tl

0

10*7 70tl

0

60-70 lira.

14x6 idi son 1 aydır tütün almaya başladım paketi 2 liraya falan geliyor. ek olarak 25 tane anca içiyorum günde.

4 paket. 38 lira

10 tl(sarma)

20 lira üzeri olanlar tütüne geçsenize hakikaten. çekilecek çile mi? 70 lira neymiş hele.

tütünle 30 tl kadar. sigara içtiğimde 110-120 gibi oluyordu

15. yaşasın kaçak sigara.

0 :D

bırakmadan önce 70 tl falandı, günde bir buçuk pakete yakın içiyordum.

4-5 sanırım, çünkü djarum black içiyorum ve iki haftada falan belki bitiyor, fiyatı da bazı yerlerde 8 bazı yerlerde 10.

0

sıfır! Allah'a binnerce şükürler ossun!

0

8,5 x 9 ya da 10... 80 liranın üstünde yani..

Oha duyuru dumansız hava sahası olmuş.

Ben içerken winston light 7,5 tl idi. günde 2 paket içiyordum.
7,5x2x30 = 450 tl veriyormuşum. öeh..

0

hiç tl

0

8 veya 16

0 tl

7x3=21 tl

(Bkz: United 100's)

haftalık, aylık, yıllık, 30 yıllık = sıfır

0

Koca bir sıfır.

8,5x6= 51 tl/hf ayda 200müş şaka maka, sormasaydın keşke

17*7 119 TL :( (günde 2 paket, nadiren 1.5)

www.inploid.com
şurada kısaca açıklanmış mesela. iki göz görüntüyü aynı açıyla görmediği için derinlik algısı yaratır.

hepsini okumadım ama burada da anlatıyor gibi: nilguncanbek.com

3d filmde derinlik algisi zaten tamamen iki goze farkli goruntu gostermek uzerine kurulu. 2 tane goruntu yansitiliyor ekrana, sag gozluk cami birini, sol gozluk cami digerini filtreliyor. En basit arguman, 3d film izlerken tek gozunu kapatirsin, derinlik algisinin kayboldugunu direkt farkedersin.

tek gözlüyüm.
yeni teknoloji 3d leri izlemedim hiç (hani özel tvleri gözlükleri olan) ama şu iki renkten oluşan 3d lerden izledim gözüm sağlamken.

şimdi tek göz kalınca derinlik gidiyor evet. ama ilginç şekilde göz (beyin) 1 yıl kadar sürede derinliği anlamaya alışıyor. mesela sen şimdi tek gözünü kapat ve bir şeye uzan. sıçarsın. ama ben senin sağlam halin kadar rahat yaparım. istisnali olaylar hariç tabi. tek gözle araba kullanılıyor mesela. yasal olarak da.. kullandım da ben 2 yıl kadar. ama şimdi diğeri de %20 ye düştü arık sadece vbisiklet var.
özetle tek gözle 3d gerçek hayatta bile olmuyor. sanalı hi olmaz.

ek olarak, gorusu tek gozle sinirlanmis olanlar derinlik algisindan mahrumdur(derinlik algisi, yalnizca binokuler gorus denen cift gozun her ikisinin de calistigi gorme icin mumkundur).

buradan hareketle, bazi bilardo oyunculari zaman zaman tek gozlerini kapatarak derinlik algisini kaldirmaya, kavis ve hiz heasbi icin 2D (iki boyutlu) gorusu kullanmaya calisirlar. (bir oykuden aklimda kalmisti galiba burasi)

çok kötü olmaz ama güzel de olmaz bence.

Bence muzlari dogra, ez. Ustune sut dok, karistir. En son gevrekleri koy, cok degil ama. Daha guzel olur.

Corn Flakes ile değil de Lifalif ile süper oluyor bu.

Muz da mısır gevreği de hayvan gibi şeker yükseltir. Gece gece icat çıkarma. İç sütü mis gibi. :)

valla bazen kahvalti hazirlamaya usendigim vakit oyle yapiyorum, hatta birazda bal katiyorum.
nefis oluyor

ben soruyu anlamadım.

ya nasıl yiyecektiniz corn flakes'i?

olur. bi de tuzsuz ayranla dene bak.... offf

ben kuru meyvelerle seviyom, kuru uzum gibi.

güzel olur pampi.

metin var mı?

subtitle workshop 4

@ben smyrna Birazdan çevireceğim. :) neden?

Subtitle edit
www.nikse.dk

subtitle workshop 4 olmaz. gerçi 4 sürmünü kullanmadım. ama spotting için doğrusu subtitle edit.daha önce yapmadıysan veya video işlerinden anlamıyorsan götün çıkar yapana kadar ama.

@ben smyrna after effects ya da premierede gömülü yapacaktım ama zor geldi. böyle videoyu da oynatsa, durdurup durdurup istediğimiz zaman aralığına yerleştirsek işte yazıyı? öyle mi subtitle edit?

bir ara aegisub diye bir program kullanmıştım. sesi dalga olarak çekip gösterdiği için spotting kolay oluyordu ama kısayolları kullanışlı mıydı hatırlayamadım.

@psychender

subtitle workshop tam dediğin şekilde çalışıyor. boyutu çok küçük zaten, kurup deneyebilirsin.

subtitile workshop'un son sürümü spotting yapıyor muy bilmiyorum
hayır o iş ae ile falan yapımaz.
subtitle edit düz metne time code eklemene yarıyor. spotting deniyor. yani eski sürümünde subtitle workshop spotting yapmıyordu. in ve out zamanlarını "manuel" girmek gerekiyordu filan. sworkshop bence sadece sıbtitile çeviri ve ufak düzenlemeler için uygun. 4 sürümünde yoksa spotting için değil.

kızlara bakıp çıkıyoprum. bi de bi kaç gündür giremedim. ama üstünde durmadım da.

eh işte arada..

bir sözlük yazarı olarak ekşi sözlük'ü bol bol itin götüne soktum. fakat hiçbir zaman bu camianın bir parçası olduğumu, beğenmediğim şeyleri yaptığımı inkar etmedim ve bunları özellikle belirttim.

fakat bu ekşibişın'daki insan fotoğrafları beni utandırıyor desem yeridir. hele o yorumlar yok mu... orda birbirini yalayan, eli sikinde fotoğraflar arasında gezen insanlar sözlükte anadoluluları aşağılıyor, çomar deyip cinsellik hakkında sallayıp duruyor, ne kadar rahat ve şahane olduklarından bahsediyor vs...

direkt alakalı olmasa da şu örneği vereyim aklıma gelmişken: bu tip bir arkadaş vardı mesela, bana 1 ay boyunca ev sormuştu. sonra bizim ev arkadaşımız çıkmaya karar verdi. ilk olarak kendisine söyledim. dedim bayan, hanımefendi, bizimkisi çıkıyor. istersen sen gel, önceliği sana veriyorum ben.

1 aydır ev arayan rahat abla ne dese beğenirsin? ya cnm bir erkek olsa neyse de iki erkekle olmaz ya... gelmeyebilir, kesinlikle anlıyorum. ama buna sebep olarak sadece erkeği gösterdi lan kız.

ekşibişın da öyle bi yer. ikiyüzlülük, iğrençlik milletin paçalarından akıyor. internette olmanın verdiği rahatlıkla iyice kaypaklaşıp gerçekten uzaklaşıyorlar bana kalırsa.

bu söylediklerim sadece teşhir bölümü için geçerli. ben elim skimde toplamda 5 kez falan oraya girdim zaten başka bi yeriyle ilgilenmedim ekşibişın'ın. o yorumları, tiperi gördükten sonra oraya da girmez oldum.

velhasıl ekşibişın ekşici ılık götlülerin gerçek yüzüdür, teşhir bölümüyle başlı başına bir utanç duvarıdır.

biz duyuruda da kendimizi gösterdik, fotoğrafımızı koyduk. şu zamana kadar duyuru ifşaları hakkında eminim en az 500 yorum yapılmıştır. ve bunların taş çatlasa 50'si kalp kırıcı, kötüdür.

kişilerin çok daha anonim olduğu bu platformda bile insanlar birbirinin fotoğrafını insan gibi değerlendiriyor ama ekşibişın'da yalan dolan şaka komiklik (!) alıp yürümüş.

amk bana duyuruda paragraf döşediğim için "hayatsız" diyen adam, yeni fotoğraf ekleyen kadına "bu fotoğrafında kolyen yok :))" gibisinden laflar ediyor. biz en azından ekşibişın'da karının kızın kolyesini götünü kovalamıyoruz siktimin enteli.

(bu tamamen rastgele bir örnekti, son zamanlarda cidden "kolyen yok" ya da ona benzer bir yorum yapıldıysa sahibi alınmasın, en son ne zaman girdim onu bile hatırlamıyorum)

bazen. ciddi takılmak için uygun bir yer değil bition; çoğu kişi trollük için takılıyor orada.

bi kişi var takip ettiğim, diyalogda olduğum, arada o yeni bişeyler paylaşmış mı diye bakıyorum o kadar.

hoslandigim bir kiz var ona bakiyorum ben arada.

o ne diye birkaç kez girmiş olmam lazımdı. rajrex vücut sergiliyordu (ya da başka biri, emin olamadım şimdi). bir kadın fotoğrafı vardı millet güzel mi dil mi kavgasına girmişti. sonra da bakmadım hiç. zaman geçirmiyorum, keyif almıyorum. teşhircilikte instagramdan ne farkı var biri aydınlatsın.

bir kaç defa girdim baktım ve bu zamana kadar gördüğüm en boş beleş adamların toplandığı bir yerde zaman geçirmem açıkçası. söylenenlerin hepsine katılıyorum. açıkçası ben de orada fotoğraf paylaşan ya da yorumlayan insanlar adına utanıyorum.
insan götünü, bacağını neden teşhirir ki ya da neden sevgili bulmak için onlarca kez resimlerini yükler anlayamıyorum gerçekten.
bir de şöyle bir şey var, tanıdığın biriyse güzel-çirkin farketmez "burcucum çok güzel çıkmışsın", eğer yeniysen ortamda burnun büyük, ağzın büyük, kaşın gözünün üstüne vs. yorumlar bunlardan ibaret.

1,5-2 sene önce yoğun takılıyordum, ortam ve muhabbet güzeldi.

şimdi eskisi kadar girmiyorum, ara sıra aklıma gelince.

İki üç kere girdim gerçekten fotoğraf diyebileceğim fotoğraflar paylaşan insanlar vardı biraz gezindim sonra abuk subuk insanların abuk subuk resimlerine geldim. Bu mu bition yani? Et mi sergiliyorlar? Daha da girmem. Sub-ethada en çok takıldığım yer duyuru herhalde.

amma takılmışsınız teşhire. hayır bunları okuyan çaylaklar da yazar olduklarında soluğu ilk bition'da alıyorlar, bir şey varmış gibi:)
bition'ın sıkıntılı kesimi yöneticileri bence. hayır site de bir şeye benzese. yıl olmuş 2014, hala internetin en çok downtime'ı olan sitesi. adı bition olmasa kimse girip bakmaz bile.
abuk subuk kuralları var. erkekler adonis yayınlıyorum diye neredeyse tamamen çıplak fotoğraf koyabiliyor, kadınlarda meme ucu göründü mü, uuuu.
gerçi buradaki yanıtlara bakınca, çok da şaşırtıcı değilmiş.

ete gote takilacaklarina kafalarini calistirsalardi instagram'i bulurlardi. eksi sozluk'e, duyuruya niye giriyosam oraya da onun icin giriyorum, ilginc birsey var mi diye? vakit gecer mi diye ama yok gecmiyo bayadir girmiyorum.

milletin ne muhabbet cevirdigini de cok sallamiyorum acikcasi, o yonden elestirmeyi sacma buluyorum. guzel muhabbet bulursan takil bulamiyosan baska yere bak, internet bu, sayisiz secenek mevcut.

ha bi de ordan kizlarin fotolarini alip, o fotolarla sahte profiller olusturup uye toplayan bi dolu copcatan sitesi gordum :)

zaman geçirmiyorum, ilgimi çekmiyor. daha önce de demiştim, birileri çıplak fotoğrafımı yayınlasa haberim olmaz. o kadar bakmıyorum.

eskiden zaman geçirirdim ama şimdi birkaç kişinin mekanı olmuş meh biryer çokçok nadir bakıyorum, duyuruda yavaştan o kıvama geliyor gözümde açıkça öyle

biraz önce girdim uzun zaman sonra, bişi anlamadım çıktım. daha önce de toplasan 2-3 defa gene aynı 5 dakikalık girişlerim olmuştur. u-duyuruyu ise her gün girdiğim yerdir

kırk yılda bir. meh işte keyif kısmı.

4-5 sene önce takılıyordum o zamanki kadro daha geyikti byron, esismen, kaba simsek vs şu an günde 1 kere falan fotoğraflara bakıp çıkıyorum.

1 defa kedimin ekmek sepetine oturduğu fotoğrafını koydum komik diye, gelip nickaltıma "pis", "ekmek sepetine kedisini oturtuyor sonra oradan ekmek yiyor", "misafirliğe gitmemeli buna" filan yazdılar. bir daha da girmedim. :_(

kadıköyden.

çankayadan atakule dolmuşa bin önünde indiriyor.

19t geciyor.

amerikan hastanesi

hastalığınıza bağlı. retina sorunu yaşıyorsanız 100 göz doktoraundan 2 tanesi retina uzmanıdır. orada uzman yoksa gitmem.. gidilmez.

acıbadem'i hiç sevmiyorum ama sanırım doktor ve tesis kalitesi olarak maslak acıbadem

amerikan hastanesi diyebiliriz, ancak ben smyrna'nın dediği gibi hastalığınızla ilgili ayrıca uzman doktora araştırmak lazım.

hastane yoktur, doktor vardır. hastalık yoktur, hasta vardır. sağlık hizmeti açısından çok saçma bir soru bu. hijyen ve bakım için çok bilmem. umrumda değil fazla.

çok uğraştıran bir şey değilse en fazla 30 tl...

kendin değiştir ya çok kolay ön kapı.

kendin değiştir. cidden çok basit.

''black'' yerine ''afroamerican'' denmesi gibi. daha düzeyli,resmi gibi falan heralde

Caucasian daha resmi, daha hukuki gibi. Ben de ilk filmlerde duyduğumda "Ne kadar çok Kafkas var" demiştim. Sonra Kafkas oranı herkesten yüksek olunca bir kıllandım.

Saniyorum temel olarak caucasian, afro-american, hispanic, asian diye ayriliyor. Caucasian bildigimiz white. Saniyorum nordic olsan bile boyle siniflandiriyor adamlar.

white demek ırkçılık olacak diye "politically correct" olan caucasian kullanılıyor. aman kimse alınmasın, darılmasın, başımıza iş almayalım amaçlı.

bu bizim pek anlayamaayacağımız bir ayırım. söylendiği gibi afroamerican ve hispanic gibi daha ayrıntılı. bizde nasıl siyah ve beyaz diyoruz sadaece. hispaniclere bile beyaz diyoruz (türkiyede türkler oalrak) işte onun yetersizliği kaynaklı. evet resmiyetten dolayı da... daha çok sıkıntı olmasın diye. adamlar daha 30-50 yıl önce siyahları otobüste bile başka yerlere oturtuyormuş. o yüzden siyah densin ne biliim beyaz densin istemiyorlar. tam kökeni belli olsu istiyorlar. hani ne mutlu kürtüm diyene gibi bir şey bu bennnce.

he meltem özetlemiş. 5 satır yazdım be meltem :) politically correct aklıma gelmedi.

Aslında Caucasian yanlış olmasına rağmen aynı anlamda kullanılıyor. Caucasian bildiğimiz Kafkas demek, her beyaz Kafkas değildir. Doğru kullanım Caucasoid. -oid eki, "benzer, gibi" anlamı katar. Her beyaz Kafkas değildir ama her beyaz Kafkaslara benzer. Tabi bu kullanımı kimse bilmediği için garip garip bakarlar bunu deseniz.

Caucasian ve white tamamen aynı demek de ne kadar doğru olur emin değilim. Evet aynı anlamda kullanılıyor gibi algılanıyor. Ama mesela Turk birine bence bir Amerikalı white demekten ziyade Caucasian der, Middle Eastern der ama white demez gibime geliyor. Bu yorumum da bu konunun Turkler üzerinden tartısıldıgı yabancı forum sitelerinden.

Yabancı forumlardakiler Türkleri Arap sandıkları içindir o. Filmlerde filan çölde yaşıyoruz, develere biniyoruz, günlük eğlencede dansöz oynatıyoruz diye yansıtılınca tabi...

Edit: www.google.com.tr

Tamam gerizekali Amerikalı çok da şu çölde yaşadığımızı deveye bindiğimizi sanıyorlar geyiğini de bırakalım. Benim tanıştığım bir Amerikalı bile böyle değildi.

biraz da iğneyi kendimize batıralım. amerikalı, türkler deveye mi biniyor dediğinde türkiye'de yer yerinden oynuyor ama sokağa çık, teksas'ta hala her yer kovboy zanneden bir dolu adam bulursun.

Dropbox kullandınız mı? Masaüstünden, mobilden bağlanması çok çok kolay. Sync edilen dosyalar için tekrar upload gereksinimi yok.

Drive'da da aynı değil mi o? Bilgisayarda drive dosyamız varsa ve oradan dosyaları açıp üstünde çalışırsak upload etmeye gerek olmuyor diye biliyorum.

Ama yine de bilgisayardaki herhangi bir drive da çalışmak kadar konforlu olmuyor.

ben drop filan önermiyorum. aynı anda açılan aynı dosya sonra boka sarar çok fena. evet drop filan farklı isim veriyor da... o daha kötü. bence birden fazla kişi evden çalışacaksa ... o iş evden yapılmamalı. (ciddiyim) ama ofiste de network en doğrusu. ofste dropbox filan olmaz. profesyonelce değil. ayrıca LAN desteği olsa da biraz büyük dosyalarda bu tür uyguamalar sıçıyor. önce nete yüklüyor sonra indiriyor. . peeeee. network iz dı best.

torku. reklamında da söylüyor.

torkunun çikolatalarındaki şeker %100 şeker pancarından üretiliyormuş. pakedinde öyle yazıyor. ayrıca gayet lezzetli ürünleri var. framboaz dolgulu çikiletası var be, başka markalarda bulmak çok zor.

amerikada her şeyin içinde var.
o yoksa corn syrup var.

toblerone

(bkz: raffaello)
www.ntvmsnbc.com

golden bilmemne..
glikoz şurubu denilen corn syrup zaten. amaç pahalı şeker yerine mısır kullanmak.

(bkz: hfcs)

gittim markete abur cuburumu torku'dan aldım. ancak her yerde bulmak mümkün olmuyor onu. a101 ve bim'de satılan glikoz şurupsuz ürün yok zaten.

bir de şölen markası ürünlerinin içindekiler kısmında sadece şeker yazıyor. bu demek glikoz yok mu? çünkü fiyatları gayet ucuzdu?

çok ucuzsa glikoz vardır, hem şeker hem de ucuzluk imkansız :D

tadelle

üçünüz çeyrek alın. yoksa gram altın alın. o da yoksa para takın. düğüne borcamla gitmeyin.

@optum kib bye yok artık ne borcamı , mahalleden hayriye teyzenin kızının düğününe gitsek neyse :))))

hoca kadın mı erkek mi

derslerinize çalışın sınavlarda üçünüz de pekiyi alın. hocanıza en güzel hediye budur.

ayrıca hababam sınıfındaki ahmet gibi hissettim kendimi.

satisfactiona benzettim. ama değil :) videonun linkini versene izliim.

@ben smyrna, trailer bu: www.youtube.com belgeselin kendisini özelden atarım, torrent vermiyim public ortamda

belgeseli hazırlayan anladığım kadarıyla ''device'' adlı ses , görüntü , animasyon işleriyle uğraşan bir grup. grubun içinde 8-bit müziklerle uğraşan elemanlar var.

fragman videosunun altındaki yorumlarda videoda çalan müziği ''snail'' denilen bir elemanın yaptığını söylemiş belgeselin yönetmeni. bu eleman device denilen bu grubun üyelerinden birisi ama ayrıca başka gruplarla da iş yapıyor. hatta bu eleman 8-bit müziklerden oluşan bir albüm bile çıkarmış 2011'de.

belgeselin kendi soundtrack'lerinden birisi olabilir sorduğun parça.

EUREKAAAAA buldum
soundcloud.com

ismini bilmiyorum ama haber metinlerini okudukları ekrandaki yazıyı hareket ettirmek için kullanıyorlar diye biliyorum

ben de ayni seyi dusundum, prompter'deki yazi hizini ayarliyor olabilir.

ben de öyle bir şeydir diye tahmin ediyorum ama bugüne kadar yoktu da neden şimdi var?

promptercıyı işten çıkarmışlardır :)

prompterda normalde yazı kaymaz. sabit durur. o elindeki ise prompterın kumandası, genelde gizli olur ya da bilgisayarla filan cover ederler ama böyle olduğu da görülmüştür. o kumanda ile yazıyı istediği şekilde kaydırır.

not: haber bültenlerinde prompterın başında genelde kimse olmaz, belki sadece birisi yönetmenin dediği habere geçer metinde ya da yönetmen kendisi yapar. bunlar hep scriptle tek tıkla olan şeyler.

Kızın elindeki kumanda ve ntv de hep var. Bazı kanallarda prompter operatörü varken bazıları kullanmıyor. Söylendiği üzere okudukları kamların hızını ayarlıyor. Normalde masanın altında kullanıyorlarken bazen de böyle yakalanabiliyorlar :)

Çeşmeye havaşla falanda gidebilirsin.
www.havas.net

aynı dertten müzdaribiz üşengeçlikten dolayı araba kiralıycaz, zaman yaklaşınca yazıcam ama şimdiden not edeyim tarih uyan olursa haber eder.

18 temmuz tarihinde izmir havaalanı-alaçatı
20 temmuz tarihinde alaçatı-izmir havaalanı yapıcak olan varsa 3 kişiye kadar arabada kontenjanımız var

bankaların servislerini kullaın.

çeşmeye havaşla, hemen ordan da minibüsle alaçatı.

sözlük işte. zamanla biter. çoluk çocuk.

kim çıkarttı bilmiyorum ama hayatımda bundan daha sinir bozucu bir söz duymadım. bu arada kimin çıkarttığını bilsem 'neden?' diye sormak isterim.

(bkz: aramaya inanmak)
www.eksiduyuru.com

oo biz eskilerdeniz tribi alırım bi dal

Boku çıkmasa batmazdı ama sözlük yavan adam kaynıyor.

4.bp.blogspot.com

inci.sozlukspot.com

başın sağolsun..

"Şu an aklımdan geçen eğlence dozunun belli bir seviyede kaldığı, alkolsüz, nispeten sakin bir organizasyon yapmak."

böyle düğün yapacaksan yapma. kutlamayacaksan niye düğün yapasın ki? nikah salonunda nikahı kıyar geçersin. kaldı ki 5 ay sonra halinin nasıl olacağını bilemezsin. yaklaşırken hala onu hissedemezsen nikah kıy geç. düğünü sonra yaparsın çok istiyorsanız.

ayrıca vincent +1 akrabayı siktir et.

sabırlar diliyorum öncelikle.

nikahınızı yapın. aile büyüklerinin katılacağı 15-20 kişilik bir yemek de ilave edilebilir belki buna.
ya da belki de arkadaşlarla bir yemek.
düğünü bir başka zamana erteleyin derim ben.

çatlak sesleri de, anneyi amcaları da bir an için önemsemeyin ve kendi içsesinizi dinleyin. adı "düğün" olan bir şey içinize sinmeyecek sanırım, öyle anladım yazdıklarınızdan.
o yüzden nikahınızı yapın, yuvanızı kurun, mutlu olmaya bakın.
kına gecesi konusunda da hanımefendi anlayış göstermeli. damat katılmasa da olabilir bence kına gecesine. kadınlar kendi aralarında hallederler o işi.

icemint +1
nikah kıyın düğünü önümüzdeki sene yaparsınız..

başın sağolsun
öncelikle Allah gecinden versin, babam ölmüş olmasa bile ben bi nikahla geçebilirim evlenme olayını. benim için bu büyük bir mesele olmaz. Anca karşı taraf belki isteyecek bu da çok önemli
sizin (senin+ nişanlının) beklentiniz/planınız neydi? "düğün" yapacak idiyseniz eğlencesiz düğün olmaz gibi. Ya nikah ya da duruma göre yemek organizasyonu yapılabilir.
edit : bu kısmı soru sahibini kız tarafı sanarak yazmıştım, nişanlın için diye düşünürsün artık :)
kına tamamen senin kontrolünde olabilir istersen. davetiyeye yazdırmazsın. sadece çağırmak istediklerini kendin davet edersin. (bekarlığa veda yapanlar da böyle yapıyor) evde yaparsan zaten kısıtlı katılım olacaktır kendi kafanıza göre takılırsınız.
Adet olarak erkek evinden kız evinek kınaya gelen olacaktır. onun için de konuşursunuz sadece kaynanan ve eltin gelir mesela (atıyorum) kına yakar giderler bunu da vakit olarak erken tutarsınız. olur bunlar. Karşı tarafın da adetlerini sorup öğrenir bi olurunu bulursunuz.

içime sinmeyecek mi açıkçası şu an onu bilmiyorum, şu an hayata küs değilim, döndüm işime gücüme olması gerektiği gibi; olayı benim gözümden görmeyin lütfen; ben sizin yorumunuzu merak ediyorum; benzer durumda siz ne yapardınız?

belki de o gün kalkıp oynayacak durumda da olacağım, sadece pişman olmak istemiyorum ben.

bu arada ben erkeğim.

olayın bir de şu boyutu var, nikah yapıp geçmek benim için çok önemli değil ama nişanlımın üzüleceğini düşünüyorum bu durumdan; kız tarafı da gözlemlediğim kadarıyla seneye kalmamasını istiyor evlilik olayının; onları da anlamaya çalışıyorum..

duyuru sahibine mesaj olarak yolladığım metni yine kendisinin de isteğiyle buraya aktarıyorum..

öncelikle başınız sağolsun. tedavi süreci gibi bir şeyden bahsettiğinize göre babanızın bir hastalığı varmış. ve o bu durumda iken bile sizin mutlu olacağınız bir ortamı düşünmüş. anne/baba olmak ya da bazen sadece bir insanı çok sevmek, kendisinin ölebileceği ihtimalini bilerek de olsa onun mutluluğunu düşünme gibi bir duygu getiriyor belli ki insana. kendisi bu dünyadan gitse bile insanların hayatlarına devam edeceğini bilir insan herhalde, geride kalanların yaşayacağı güzellikler hayatta olmayan kişiye saygısızlık anlamına gelmeyecektir, bunu onlar da bilir. normal şartlarda da zaten sizin mutlu olmanızı isterler, özellikle anne ya da babanızsa bu kişiler. sizin mutlu olmanız, güzel bir günü mutlu geçirmeniz ona saygısızlık olmayacaktır, o hayatta olsaydı mutlu geçirecektiniz muhtemelen, yine mutlu olabilirsiniz, önünüzde yaşayacağınız bir hayat var, en yakınınızda evlilik gibi bir organizasyon var, muhtemelen bir gün sizin de çocuğunuz olacak, belki yakın belki uzak bir zamanda. bunlar mutluluk içeren olaylar, babanızın anısına leke getirecek şeyler değil hiç biri, mutlu olunan gülünen, eğlenilen zamanlar olacak olmaları da önemli değil, eğlence dediğiniz şey, içtenlikle mutlu olduğunuz bir an babanızın anısına bir olumsuz anlam atfetmeyecek, aksine onun yapmanızı istediği şeyi yapıyor olacaksınız muhtemelen. eğlencenin dozunu kısmak istiyorum diyebilirsiniz, kendinizi nasıl iyi hissediyorsanız öyle olacak tabi ki düğününüz, buna da siz ve eşiniz beraber karar verebilirsiniz, kimsenin ne diyeceği sizi etkilememeli bu durumda. düşünün, bu olayı yaşamadan evlenmiş olabilirdiniz, bir bebek bekliyor olabilirdiniz, babanız o sırada da vefat edebilirdi. o bebek yine doğacak, o bebeğin doğumunun mutluluğu yine yaşanacaktı bu senaryoyu düşündüğünüzde. bu da hemen hemen onun gibi bir şey. benim düşüncem bu noktada yapılması planlanan, üstelik vefat etmiş babanız tarafından da bu kadar olması istenen bir şeyi ertelememek üzerine olurdu. ölümle başa çımak çok zordur, size hayatın ne kadar değerli olduğunu, içerisinde yaşanan her güzel anın sizin için ne kadar önemli olduğunu hatırlatacak birilerine ya da bir şeylere ihtiyaç duyabilirsiniz, bu düğün size yaşadığınız hayatın güzelliğini ve hafifliğini hissettirebilir, hatırlatabilir, belki size ölümü kabullenmede yardımcı olabilir.. bunları hissetmekle de bir yanlış yapmış olmazsınız, sonuçta giden de sizin hayatınızın devam etmesini isterdi, sanırım insan öyle ister yani, özellikle de kendi evladı için..

Anne, amca, dede, kardeş vs. konuştuysanız bir sıkıntı olmaz. Akrabalardan çatlak ses falan çıkmaz. Millet pidelerini yedi ve dağıldılar hocam. Bundan sonra senin ne yaşadığınla kimse gerçek anlamda ilgilenmeyecek. Yapmacık "var mı yapabilceğimiz bişeyler" ve ziyaretler bir aya biter. Sonra yine tek başınasın. Yeni öğrenen birisi "çok üzüldüm başın saolsun"dan öteye gitmeyecek.

Tedavi süreci demişsin, o zaman ne yaşadığını bilmeyecekler. Başından hastalık veya cenaze işleri geçmeyen adam böyle konuşur hocam.
İki patavatsız teyze çıkıp "vah vah düğün mü olur" diyecek seninle baban arasındaki ilişkiyi, babanın düğününe bakışını bilmeden. 4 ayı bırakın; bugün size sarılıp ağlayanlar akşam Survivor'da üç adama gülecek falan. Yas havası falan da olmaz hocam düğünde. İnsanlar gelinliği eleştirecek.
Sırf bunlar için hayatını etkileyecek bir karar almamak lazım.

(Yaş 22. Tavsiye verecek konumda değilim de. 18'ken çok yakın olduğum bir insanı kaybettiğimde; "cenazeler de olmasa görüşemiyoruz" cümlesini duymuştum 'büyükler'den. Ondan sonra çok sorguladım bu konuları.)

@nimberjack ve @nickini vermek istemeyen uye

soruda soramadığımı ama belki de asıl cevap verilmesi gerekeni bulup cevaplamışsınız, teşekkür ederim.

Ben olsam sade nikah yapardım nişanlım illa düğün istiyorsa ertelerdim evliliği

yakınlarımız gittiğinde bizlerin hayatı durmuyor evet. daha dogrusu durmaması dogru olanı. ama 5 aylık bir süre var arada. cok kısa bir süre. siz kendinizi bilirsiniz şimdi mantıklı bir yol bulmaya calısıyorsunuz ama ıcınızden ne gecıyor? kalbinizi sucluluk ve pişmanlık tekmeleyecekse erteleyin. ilk anda düğünü iptal etmişsiniz kafanızda. iyice bir düşünün düğünü yaptıgınızı ve sonrasını hayal edin ve ıcınızde ufacık bir ikircik varsa nikah düşünün ya da düğünü erteleyin.
nişanlınız anlayısla karsılayacaktır herhalde. kınayı da o kendı yakınlarıyla belkı ıstedıgı gıbı yapar bılemıyorum.
babanız gitti siz de sevıncten elinizi eteğinizi çekin değil ama insan işte öyle şeylerden sucluluk duyuyor kı sonradan. yasınızı hakkıyla yaşayın. hıcbır zaman bıtmeyecek ama zamanı geldiğinde zaten dogru yol da ayagınıza gelecektir.

bak. bi kere 5 ay geçmiş. senin için önemli bir kişi de olsa artık hayatını o hüzüne göre yönlendirme. bir de zaten baban da evin kurulmasını istemiş. onun isteiğini ertelemenin anlamı var mı artık?

dostum kendini o kefeye koy diyecem ama baba olmadıgından anlamazsın. sana tavsiyem düğününü yap ama eğlence olmasın. bir gece bikaç saatliğine halaydı misketti yapacaktınız diye bence 20-30 senelik babanın hatırasını incitme. varsın eğlencesiz olsun dostum. ilerde zaman geçer çocuklarına anlatırsın. derler babacım yarrak mı vardı dedemin üstünden 1 yıl bile geçmemişken davul zurna oynamak? cevap veremezsin. hep genç kalmayacağız dostum. kilo alıp domalarak öleceğiz.

biz öldükten 24x150= 3600 saat sonra oğlumuzun/kızımızın mastika mastika eşliğinde evlenmesi ne kadar mutlu eder bizi onu düşünmek gerek. evlen, düğününü erteleme ancak mümkünse eğlence olmasın. bir dost tavsiyesi olarak düşün.

başın sağolsun.

babam vefat ettiğinde abimin düğün günü belliydi ve 3 ay vardı. düğün iptal edildi. sadece nikah yapılmıştı.

NFC var evet, hatta bazen telefonumu cüzdanımın üzerine koyduğumda dıdıt dıdıt okumaya çabalıyor.

ama şunu unutuyorsun ki bu kadar kolay olsaydı herkes kartını sonsuz bakiyeyle doldururdu. sertifika ile çalışıyordur kuvvetle muhtemel ve o sertifika elinde olmazsa kart ile herhangi bir işlem yapamazsın.

akbil alırken yanında aynı nfc key'i barındıran minik nfc sticker'larından verseler mesela, telefonun arkasına yapıştırsak akbil gişesinde telefonu gösterip geçsek, çoküzel olmaz mıydı?

madem böyle bişeyi gerçekleştiremiyoruz bari brainstorming yapalım kafamız açılsın hafta başı.

işi uzatıyosun dostum :) zaten taşınabilir bir kart için ekstra masraf yapmazlar.
ekstra malzeme hazicinde, direkt telefon bankacılığı programlarından yükleme yapılabilir mesela.

bankacılık programına girersin, orda bir menü seçeneği olur "akbil yükleme" gibi. önceden kendi akbilini hesabına tanıtmışsındır, sertifika da bankada tutulur. sonra meblayı girip hesabından düşecek şekilde telefonu akbil'e yapıştırıp, yüklemeyi yaparsın.

sadece düşünce :)

akbil nfc değil bildiğim kadarı ile. kendisi pisbıyıkların kendileri uydurdukları bir teknoloji.
kart yükleme filan olsa fena olmazdı. ama muhtemelen güvenlik nedeni ile bu tür bir şey şimdilik yapılmıyor. şimdilik diyorum da.. özellikle istanbulkartta bu tür bir uygulama olacağını sanmam. çünkü onlar diğer şehirlerdeki "kentkart" sisteminden farklı bir sistem kurdular. en büyük sebebi de yandaş şirkete iş verme çabası bence. onlar da sistemi böyle çok ortalık yere açık yapacaklarını sanmam.

istanbulkartlar mifare teknolojisi ile çalışıyor. kentkart vs. nin de aynı teknoloji ile çalıştığını sanıyorum.

ben de daha once sormustum, nfc degil rfid demislerdi.

hehe ben trollüm, bak seni trolledim hehe hehe hehe.

bu tipler, gerçek hayatta yoklar ama online olanlar çok sinir bozucu

sinsi, kıskanç, hırslı, saygısız, bencil, arkadan iş çeviren ve çirkef insanları sevmiyorum.

kibir, bencillik, sabit fikirlilik, cahillik, haset, sinsilik, alaycılık.

çok az şey bilip, çok şey bilir gibi davranan insanları sevmem..

sözünde durmaması

tutarsız olanlar, sabit fikirliler, çirkefler, sonradan görmeler, marjinaller sinirimi bozar benim. özentileri falan da sevmem. diktatör olunca yapılacak ufak şımarıklıklarım arasında onları sabun yapmak var.

passız oynaması

hayatta hiçbir şeyi değiştiremeyeceğine inanmış yahut inandırılmış insanlardan nefret ediyorum : boşvermişlik

popülarite çabası mesela çok itici. keza çığlık atarak böyle miyavmiyav konuşmalar(kızlar için), sığ yorumlar ve samimiyetsizlik.

ikiyüzlülük, yalancılık, yüzsüzlük, hadsizlik, başkasını huzursuz etmeyi kendinde hak görme... kendini sütten çıkmış ak kaşık gibi gösteren ama pisliğin teki olan insanlardan midem kalkıyor benim mesela.

ince düşünmemesi, alıngan olması, pratik olmaması...

iki kelime yazmaya üşenip s.b. yazması.

noron sayisinda eksiklik varken sinsi, kurnaz, "yerim yedirmem" vs. davranislari, cabalari...

Cahil olmasi.

özel mesajdan cinsel içerikli tacizde bulunması

bibip: hayırdır dostum? benim cevâbı pek tutmadın galiba?

+1 compadrito

ikisini de denedim mail gitmiyor :(

Yukarda “travelling is cool” yazmis ordaki “r” ile mail adresindeki “r” ayni .. sonra “w” zaten belli, “e” yukarda “some” derken kullanmis. Vs..vs

Demekki [email protected] gibi bisey olsa gerek.

jrwolf@gmail
baş tarafı zaten görünmüyor.

adamın kadının adı ne ki

adını bilmiyorum, random biriydi tanışmıştım bi barda defterime hatıra yazmıştı öyle, adını yazmamış, bi türlü iletişime geçemedim okuyamadığımdan.

aumesjavoef@...

hannesjrwolf@...

swolf@ diye okudum ben.

jrwolf, başı yok.

atatürk arboretum'u istanbul'da en çok düğün fotoğrafı çekilen yerlerden birisidir. evet tripod yasak ama düğün fotoğrafçılığında tripod önem arz eden bir araç değil ki. bence ordan vazgeçmesinler.

(bkz: Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi)

ulus parkı,gülhane parkı,yıldız parkı olmaz mı ki

evet yani d. fotoda tripod mu olur? hem açık alan değil mi? napçaklar tripdou

sanirim boyle gelinle damat done done dans edecek, aci ayarli tripod sayesinde 360 derece 3D interaktif animasyon yapacaklar. sonra mesela; "ali ile ayse" isimli bi site acip en basa 'bu resme tikla animizi 3 boyutlu sende yasa!!" diyebilirler.

o yuzden bence en guzel yer kiz kulesi, yer kisitli ama 360 derece cekimler icin cok sukela!

•

ak. hersey reklam, hersey millet ne der ugruna.. malum evlendikten sonra birileri misafirlige gelecek, onlarda acacak evlilik albumunu, sacma sapan yuz ifadeli resimlerini birbirlerine gosterip nispet yapacak, komsu kizi catlatacaklar.

bu tur evlilik fotosu ceken ciflerin iliskilerinde en sevdigim bolum 6-7inci aydan sonrasi cekilenler. cunku o bolumlerde; bi gun oglan kizin telefonunu yuzune kapiyor, kiz 10 gun surat yapip bosanma krizlerine felan giriyor vs ..

Nick The Chopper, soyledigi gibi, kapidan geri cevirilir. Orasi Turkiye degil, kurallar uygulaniyor.

Arkadasim hostes, bu yuzden amerika ucuslarina gidemiyor.

uu beybi :) hayatta giremez bi daha..
benim gerzek bir kız arkadaşımın gerzek ablası kaçak gitti (turist olarak) sonra 2 yıl çalıştı filan. "annemi özledim" diye geldi türkiyeye. sonra sanki tatili bitmiş gibi döndü. çatır çatır uçağa atıp geri göndermişler... ben tüm olaylardan sonra duydum ki... o salak kız arkadaşım "dava açıçiz bunu yapamazlar hakları yok" diye zortluyordu! :) çok gerzeklerdi ailecek.

ne yazik ki giremez. hatta 10 sene sonra bile zorluk cikarirlar, en iyi ihtimal vize alip gidersin, kapida saatlerce bekletir, tonlarca soru sorarlar.

egitim bitince bir yil kalip egitimini gordugun alanda calismak icin izne basvurabilirdin de be abi, legal olarak calisirdin o zaman. zira egitim tamamlandiginda okulun international student bolumunden bu basvuruyu yapip bir sene daha vize uzatilabiliyor. belki bunu arastirip ya ben oyle zannediyodum, direk veriyolar zannettim diye goygoy yapabilirsin ama yemezler sanirim.